Finansal ve Operasyonel Yapılandırma Profesyonelleri Derneği (TMA Türkiye FOYDER), “Reel ve finansal sektörümüzün yeniden yapılandırma ihtiyaçlarına etkin, nitelikli ve etik ilkelere uyumlu profesyonellerce çözüm sunmaktır.” vizyonuyla 2021 yılında faaliyetlerine başlamıştır. Üyelerimiz, finansal ve operasyonel yapılandırma sektöründe uzmanlaşmış bankacı, danışman, avukat ve mali müşavirlerden oluşmaktadır.
Şirketlerimiz faaliyet gösterdikleri sektöre göre farklı düzeylerde yurtiçi ve yurtdışı gelişmelerden, faaliyet gösterdikleri sektörden kaynaklanan veya tamamen kendilerine has nedenlerle finansal ve operasyonel verimsizliklerle karşılaşan bilmektedir. Bu durumdaki işletmelerin yeniden yapılandırılması gündeme gelebilmektedir. Sonuç olarak, yeniden yapılandırma her zaman ihtiyaç duyulabilecek bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kapsamda, Dernek olarak, herhangi bir kanuna eklenmemiş, daha kapsamlı ve müstakil bir“Önleyici Yeniden Yapılandırma” hukuki düzenlemesinin oluşturulmasının; işletmelerimizin devamlılığını sağlayabilmesi, geçici finansal ve operasyonel verimsizliklerini aşmalarına katkısunması için önem arz ettiği düşünülmektedir.
Finansal Yeniden Yapılandırma (FYY) gibi mahkeme dışı yapılandırma süreçlerimizin güçlendirilmesinin, işletmelerimizin daha sıkıntılı finansal ve operasyonel verimsizlikler karşılaşmadan, sürdürülebilir finansal ve operasyonel yapılar kurabilmeleri için önemli destek noktaları olacağını düşünüyoruz.
Bu kapsamda FYY düzenlemesinin:
– Finansal kurumların birlikte hareket ederek yapılandırma sürecinin daha hızlı ve etkin bir şekilde sonuçlandırılmasına imkan tanıması,
– Borçlu şirketlerin durumunun tek elden ve birlikte çözümüne ilişkin önerilerin oluşturulması,
– Borçlu şirketlerin problemlerinin çözümü noktasında tek tek finansal kurumların her biriyerine, yalnızca AKK ile muhatap olması,
– Sürecin belirli bir takvim içerisinde tamamlanma zorunluluğunun, işletmelerin ekonomik varlıklarının korunmasına imkan sağlaması,
– Sürecin etkinliğine ilişkin bir kısım sıkıntılar yaşansa da belli bir uygulama bütünlüğünün oluşması
gibi önemli katkıları olduğu değerlendirilmektedir. Netice itibariyle, önleyici yeniden yapılandırmaya ilişkin çok daha kapsamlı ve kalıcı düzenlemeler oluşturuluncaya kadar FYY düzenlemesinin sektörde önemli bir boşluğu doldurduğu değerlendirilmekte olup, düzenlemenin kalıcı hale getirilmesi büyük önem arz etmektedir.
FYY sürecinin devam ettirilmesi halinde ise mevcut yapıda görülen bir kısım hususların gözden geçirilerek ekte sunulan hususlarda önlem alınmasının sürecin etkinliğini artıracağı değerlendirilmektedir.
Kamuoyuna saygılarımızla arz ederiz.
Şirketlerimiz faaliyet gösterdikleri sektöre göre farklı düzeylerde yurtiçi ve yurtdışı gelişmelerden, faaliyet gösterdikleri sektörden kaynaklanan veya tamamen kendilerine has nedenlerle finansal ve operasyonel verimsizliklerle karşılaşabilmektedir. Bu durumda işletmelerin yeniden yapılandırılması gündeme gelebilmektedir. Bu yönüyle yeniden yapılandırma her zaman ihtiyaç duyulabilecek bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sebebi ne olursa olsun krizler meydana gelebilir, önemli olan krizleri aşacak düzenlemelere sahip olabilmetir. Bu yönüyle Dernek olarak, herhangi bir kanuna eklenmemiş, daha kapsamlı ve müstakil bir “Önleyici Yeniden Yapılandırma” hukuki düzenlemesinin oluşturulmasının; işletmelerimizin devamlılığını sağlayabilmek, geçici finansal ve operasyonel verimsizliklerini aşmalarına katkı sunmak için önem arz ettiği düşünülmektedir. Finansal Yeniden Yapılandırma (FYY) benzeri mahkeme dışı yapılandırma süreçlerimizin güçlendirilmesinin; işletmelerimizin daha sıkıntılı finansal ve operasyonel verimsizliklerle karşılaşmadan, sürdürülebilir operasyonel ve finansal yapılar kurabilmeleri için önemli destek noktaları olacağını düşünüyoruz. Bu çalışma ile süresi biten FYY uygulamasının tekrar gündeme gelmesi halinde karşılaşılan sorunları kamuoyu ve ilgili paydaşlarımızla paylaşarak, ilgili hususların dikkate alınmasını sağlamaktır.
FYY uygulamasına ilişkin süreç içerisinde oluşturulan mevzuat aşağıda tarihsel sıraya göre aşağıda verilmektedir. – 5411 sayılı Bankacılık Kanunu (Kanun) kapsamında oluşturulan 15 Ağustos 2018 tarihli toplam 11 maddeden oluşan “Finansal Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Yönetmelik”, – 21 Kasım 2018 tarihinde 30602 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Finansal Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”, – 19 Temmuz 2019 Mükerrer 30836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Kanun’a eklenen Geçici 32’nci madde, – Geçici 32’nci madde kapsamında çıkarılan 12 Eylül 2019 tarihinde Mükerrer 30886 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan önceki yönetmeliğin bazı hükümlerinde değişiklik yapan “Finansal Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” – TBB tarafından 9 Ekim 2019 tarihinde yayımlanan, banka ve diğer mali kurumlara 25 Milyon TL ve üzerinde kredi borcu bulunan şirketler için uygulama alanı bulan “Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması Büyük Ölçekli Uygulama” ve 8 Kasım 2019 tarihinde 4 yayımlanan, banka ve diğer mali kurumlara 25 Milyon TL’den az borcu bulunan şirketler için uygulama alanı bulan “Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması Küçük Ölçekli Uygulama”. – TBB tarafından 8 Temmuz 2021 tarihinde yayımlanan, “Banka ve Diğer Mali Kurumlara 100 Milyon TL ve Üzerinde Kredi Borcu Bulunan Şirketler İçin Uygulama”yı kapsayan Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması (Büyük Ölçekli Uygulama) ve “Banka ve Diğer Mali Kurumlara 100 Milyon TL’den Az Borcu Bulunan Şirketler İçin Uygulama”yı kapsayan Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması (Küçük Ölçekli Uygulama). 8 Temmuz 2021 tarihli çerçeve anlaşmalarla, yeniden yapılandırma süreçlerinin daha etkili bir şekilde işletilebilmesi için önceki tarihli çerçeve anlaşmalarda değişiklikler yapılmıştır. Kanun’a eklenen finansal yapılandırmayı düzenleyen Geçici 32’nci madde “Bu madde hükümleri bu maddenin yayım tarihinden itibaren 2 yıl süreyle uygulanır. Bu süreyi iki yıl daha uzatmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.” hükmünü içermektedir. Söz konusu madde 19.02.2019 tarihinde yayımlanmış olup 15.07.2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4299 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2 yıl uzatılmıştır. 19.07.2023 tarihi itibariyle maddenin yürürlüğü sona ermiştir. Bu kapsamda FYY düzenlemesinin; – Finansal kurumların birlikte hareket ederek yapılandırma sürecinin daha hızlı ve etkin bir şekilde sonuçlandırılmasına imkan tanıması, – Borçlu şirketlerin durumunun tek elden ve birlikte çözümüne ilişkin çözüm önerilerinin oluşturulması, – Borçlu şirketlerin problemlerinin çözümü noktasında tek tek finansal kurumların her biri yerine yalnızca AKK ile muhatap olması, – Sürecin belirli bir takvim içerisinde tamamlanma zorunluluğu işletmelerin ekonomik varlıklarının korunmasına imkan sağlaması, – Sürecin etkinliğine ilişkin bir kısım sıkıntılar yaşansa da belli bir uygulama bütünlüğünün oluşması, gibi önemli katkıları olduğu düşünülmektedir. Bu kapsamda, önleyici yeniden yapılandırmaya ilişkin çok daha kapsamlı kalıcı düzenlemeler oluşturuluncaya kadar FYY düzenlemesi sektörde önemli bir boşluğu doldurduğu değerlendirilmekte olup, düzenlemenin kalıcı hale getirilmesi büyük önem arz etmektedir. FYY sürecinin devam ettirilmesi halinde ise mevcut yapıda görülen bir kısım hususların gözden geçirilerek aşağıdaki hususlarda önlem alınmasının sürecin etkinliğini artıracağı düşünülmektedir.
(FYYS), borçlu ile Alacaklı Kuruluşlar Konsorsiyumu (AKK) üyeleri ve varsa AKK üyelerinin uygun göreceği diğer alacaklılar arasında akdedilen bir özel hukuk sözleşmesidir. Borçlu ile AKK üyeleri arasında gerçekleştirilen yapılandırma müzakereleri sonucunda, borçluyla imzalanan yeniden yapılandırma sözleşmesinin Alacaklı Kuruluşlar’ın alacaklarının 2/3’ünü oluşturan çoğunluğu tarafından imzalanması halinde, Çerçeve Anlaşması’nı imzalamış olan Alacaklı Kuruluşlar’ın tamamı tarafından alacakların yeniden yapılandırılması zorunludur. Halihazırda FYYS imzalamayan finansal kurumların olması sürecin işletilmesinde ciddi aksamalar ve sıkıntılar yaratmıştır. Bu anlamda sürecin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için getirilecek yeni düzenleme ile tüm finansal kuruluşların sürece dahil edilmesi sağlanmalıdır. FYY süreçlerine tüm finansal kurumların tabi olacağı bir mekanizma oluşturulmalı veya dahil olmayanlara FYY’nin bir kısım pozitif hükümleri uygulanmamalıdır.
FYY mevzuatının yürürlüğü içerisinde işletmelerce bilinirliğinin ve uygulamanın tabana yayılmasının artırılması için yeteri kadar panel, seminer ve bilgilendirici yayın yapılamamış olup bu sebeple uygulamadan yararlanabilecek işletmeler sınırlı kalmıştır. Başta TOBB olmak üzere reel sektör temsilcisi sivil toplum kuruluşlarının üyelerine bu süreçleri bilgilendirici faaliyetlerde bulunmasının, iyi uygulama örneklerinin paylaşılmasının ve çeşitli tanıtım faaliyetlerinin FYY’nin bilinirliğinin artırılmasında faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
FYY mevzuatının yürürlüğünün finansal kuruluşların ilgili birimlerince daha iyi anlaşılması ve öğrenilebilmesi, sürecin uygulamasının yaygınlaştırılabilmesi için TBB tarafından uygun görülen FOYDER ve benzeri uzman kişi veya kuruluşlardan FYY eğitimlerinin alınmasının sağlanmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
Finansal yeniden yapılandırma kapsamına alınacak borçluların mali durumunun tespiti ve finansal yeniden yapılandırmanın uygulanabilirliğine ilişkin değerlendirme; bağımsız denetim kuruluşlarına, Çerçeve Anlaşması’nı imzalamış olan Alacaklı Kuruluşlar’ın alacak tutarlarına göre en az 2/3’ü ve en az ikisi tarafından belirlenecek yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip kuruluşlara veya borçlu tarafından kabul edilmesi halinde Alacaklı Kuruluşlar’a yaptırılır denmektedir. Bu uzman, firmanın geçmiş dönem verilerini dikkate alarak, gelecekte oluşacak nakit akışının belirlenmesi adına analizler yapmakta ve bankalara raporlamaktadır. Bu şekilde firmanın nakit ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve hedeflenen performans dahilinde oluşacak nakit akışı ve karlılık ile borçlarının ne vadede ne faiz ile yapılandırılacağına dair görüş oluşturulmasına katkı sağlanmaktadır. Ancak uygulamada genelde muhasebe kayıtları baz alınarak değerlendirmelerde bulunulmakta ve yılsonlarına ait karlılık nakit artısı/eksisi bulunmaya çalışılmaktadır. Her ne kadar muhasebe kayıtları doğru değerlendirilmeye çalışılsa da çalışma gereği hatasız bir aktarma ve arındırma işlemine tabi tutulması gerekmektedir. Muhasebe kayıtları baz alınarak yapılan 6 çalışmalarda, firmaların gerçek değerlerinin tespiti de ülkemize has mali kayıt tutma anlayışı da değerlendirildiğinde doğru sonuçlar vermeyebilmektedir. Nakit akışı genel olarak analiz yapılan tarih itibariyle; – Doğmuş alacak ve borçların tespiti ve yaşlandırılması, – O tarihten sonra gerçekleştirmeyi hedeflediği performans dahilinde ne üreteceği ve satacağı, ne zaman tahsil edeceği, ne tür maliyetlere katlanacağı ve ne zaman ödeyeceği, – İzlenecek stok politikasının tespiti, – Varsa ilave yatırımların detaylandırılması ve nakit akışına eklenmesi, – Varlık satışlarının planlanması ve eklenmesinden oluşmaktadır. Sadece muhasebe kayıtlarıı üzerinden yapılan öngörü çalışmaları; – Mali kayıt sisteminin her zaman sağlıklı olmaması, – Nakit sıkışıklığı nedeniyle gerçek performansın muhasebe kayıtlarıa yansımamış olması, – Özellikle maliyetlerin ve kur artışlarının yüksek olduğu dönemlerde, turizm sektöründe olduğu üzere firmalarda dalgalanmaların yaşanması sebebiyle gerçekten sapan değerlendirmelere neden olabilmektedir. Nakit akışı çalışmaları muhasebe kayıtları üzerinden tespit edilen vadeler ile hesaplanmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla dönem içerisinde değişen koşullar iyi değerlendirilmediğinde net işletme sermayesindeki değişim doğru hesaplanamamakta ve gerçekçi olmayan değerlendirmelere neden olabilmektedir. Bu konuyla ilgili olarak aşağıda sayılanlar çözüm oluşturabilecektir: – Analizler yapılırken sadece muhasebe kayıtları değil, teklif fiyatları, üretim reçeteleri, müşteri ve tedarik bazında güncel alış ve satış vadeleri detaylandırılmalıdır. – Karlılığın diğer bir göstergesi olan, dönem içerisinde muhasebe kayıtlarıa yansıtılmamış bilanço dışı varlıkların, karlılık değerlendirmesinde dikkate alınması gerekir. – Sadece yıl sonuna göre yapılacak bir yapılandırma, yıl sonuna kadar geçecek hatta başlangıçta en zor dönem olan ilk yıl içinde yaşanması muhtemel finansalsorunların göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Nakit akışı sadece yıl sonlarını görmeye yönelik değil, aylık detayda çalışılmalıdır. Yıl başından yıl sonuna yapılan bir çalışmada 1 yıllık mevsimsellikleri de barındıran dönem göz ardı edilmiş olmaktadır. Aylık yapılacak nakit akışı öngörüleri ile firmanın nakit artısının ve eksisinin nasıl şekilleneceği, hangi ayda/dönemde nereye kadar yükseleceği/düşeceği doğru analiz edilmelidir. Sadece finansal değil aynı zamanda operasyonel alanda yapılması gerekenlerin de tespit edilmesi ve analizlere dahil edilmesi önemlidir. Operasyonel alanda; firmanın gerçek kapasitesi ve fiilli kapasitesi, yalın üretim alanında yapması gerekenler; verimliliği arttırmak için en doğru kapasitenin tespiti, stok politikasının sorgulanması, fiyatlama politikasının ürün ve satış kanalları bazında sorgulanması, satış kanallarının geliştirilmesine yönelik yapılması gerekenler. Sadece 7 finansal olarak değil operasyonel olarak da karlılık ve verimliliği arttırmaya yönelik alınacak operasyonel stratejilerin belirlenmesi sonrasındaki takip için de önem arz etmektedir. Diğer taraftan, bu analiz ve değerlendirmeleri yapabilme kabiliyetine sahip uzman ekiplerin az sayıda olması sebebiyle istenilen nitelikteki uzmanların ve danışmanların yetiştirilmesine aciliyet ve önem verilmelidir.
FYY sürecinin işletilmesinde; firmaların finansallarının, geçmiş ve mevcut performansının, ilave kaynak ihtiyacının vb. faktörlerin dikkate alınarak gerçekçi varsayımlara dayalı olarak hazırlanması gerekli olan Yapılandırma Planı, sürecin başarıya ulaşmasına etki eden en önemli etkendir. Yapılandırma Planı’nı hazırlayacak gerçek ve tüzel kişi danışmanların akreditasyonunun sağlanması ve bir şekilde rating sistemine dahil edilerek Yapılandırma Planı’nı gerçekçi şekilde hazırlamayan danışmanlık şirketlerinden hizmet alımının durdurulmasına dair yaptırımların da mevzuat ile düzenlenmesi sağlanmalıdır. Bu tür bir hizmeti verebilecek profesyonel danışman ekiplerin sayıca az olması nedeni ile alacaklı bankalarca kabul gören ve borçlu şirketi temsil eden bir danışmanın hizmet verdiği yapılandırma projesinde başkaca bir danışmanın AKK tarafından atanmasına gerek duyulmamalıdır. Bu şekilde borçlu şirketlere de ilave maliyetler yüklenmemiş olacaktır.
FYY sadece borç tasfiye süreci olmamalıdır. Bu süreçte yakinen takip edilen firmaların nakit ihtiyaçlarının da belirlenmesi ve gerektiğinde destek olunması gerekir. FYY sürecine giren firmalara olumsuz bakılmaktadır ve her ne kadar çoğu kredili müşteriden çok daha iyi bir noktada olsalar da kredi tahsisi yapılmamaktadır. Oysa bankalarca yakinen takip edilen bu firmalar, gerekli operasyonel ve finansal sürdürülebilir kabiliyete sahip ise kredi desteği ile desteklenmelidir. Sürece girmiş ve taahhütlerine bağlı bankaların da yakinen takip ettiği bu firmalar, artan maliyetler nedeni ile artan işletme sermayesi ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve potansiyelleri olsa da düşük kapasite ile çalışmak mecburiyetinde kalmaktadır. Kimi zaman başa baş noktasının altına düşebilen bu firmalarda bu nedenle temerrüde düşme hali oluşabilmektedir. Bu nedenle, FYY sürecine giren işletmeleriçin belirlenecek bir oranda (mevcut riskinin %10-5) ilave kredi (can suyu) verilmesinisağlayacak gerekirse mevcut uygulamadaki karar nisabında azaltmaya gidilmesini sağlayacak bir mekanizmanın oluşturulması faydalı olacaktır. Ayrıca söz konusu ilave kredinin kullandırılması halinde yeterli teminatı bulunmayan borçlu işletmeler için hazine destekli kefalet sistemiyle ilave teminat oluşturulması önem arz etmektedir.
Yönetmelik uyarınca; Alacaklı Kuruluşlar’ın işbu Çerçeve Anlaşması’ndan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkların çözümüyle görevli olmak üzere TBB Yönetim Kurulu’nun belirleyeceği esaslar dahilinde ve gerektiğinde AKK bazında ayrı ayrı olmak üzere en az biri hukuk lisans eğitimine sahip üç kişiden Hakem Kurulu (HK) oluşturulur. HK, iktisat, maliye, bankacılık, işletme, hukuk, kamu yönetimi ve dengi dallardan 8 birinde en az lisans düzeyinde eğitim görmüş olmak üzere, bankacılık veya finans alanında en az on yıllık mesleki deneyime sahip ve yönetici konumunda bulunan kişiler arasından seçilir. Uygulamada en çok sorunla karşılaşılan alanlardan bir tanesi Hakem Kurulu’na intikal eden uyuşmazlıklarda Hakem Kurulu tarafından yapılan incelemelerin, inceleme konusunda yeterli uzmanlığa sahip olmayan üyeler tarafından yapılması ve verilen kararların uygulama ve yaptırım etkisinin olmamasıdır. Hakem Kurulu’ndaki üyelerin konularında uzmanlaşmış kişilerden oluşmaması sebebiyle alınan kararlar arasında farklılıklar olması ve bu nedenle hakem kararlarından yeterince yarar sağlanamaması sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesine engel teşkil etmektedir. Bu çerçevede Hakem Kurulu üyelerinin inceleme konusunda yeterli uzmanlığa sahip kişiler tarafından oluşturulması ve alınan kararlarının etkinliğinin artırılması faydalı olacaktır.
Mevcutta, danışman raporunu yazmakta ve bankalar ile paylaşmaktadır. Genellikle yapılandırma sonrasında firmanın takibi yapılmamaktadır. Oysa asgari üçer aylık dönemlerde firmanın yakından takip edilmesi, güncel gelişmelere göre hedeflerin güncellenmesi, hedef/gerçekleşmenin raporlanması önem arz etmektedir.
100 milyon TL kredi riskinin altındaki firmalar küçük ölçek uygulamasına tabidir. Bunlar için daha az detay bilgilerin girilerek başvuru yapılmasını sağlayan bir uygulama bulunmaktadır. Ancak yeterliliği noktasında tereddütler bulunmaktadır. Mikro ve küçük ölçekli borçlu işletmeler için kredi alt sınırının uygulanmaması ve bunlar için standart yapılandırma paketlerinde çalışılması faydalı olacaktır. Bu şekilde, yapılandırma sürecinin bu işletmeler için hızlı neticelenmesi ve böylece oluşabilecek ilave maliyetlerden kaçınılmış olunacaktır.
FYY sürecine başvuru yapıp başvurusu kabul edilmeyen işletmelerin, kabul edilmeme nedenleriyle birlikte raporlanması, istatistiğinin tutulması, finansal yeniden yapılandırma sözleşmesi imzalayanların akıbetlerinin daha detaylı bir şekilde raporlanması faydalı olacaktır.
FYY’lerde kreditörlerin tahsilat oranlarını arttırmaları, borçluların sürdürülebilir bilanço yapısına sahip olarak faaliyetlerini sürdürmeleri ve faaliyetlerinden nakit yaratmaya devam ederek borç servisine devam edebilmeleri için hali hazırdaki kredi borcunun, kreditörler tarafından indirime tabi tutulmasının gerektiği durumlar ortaya çıkabilmektedir. Yine, halihazırdaki bir kreditörün kredi alacağını başka bir kreditör indirimli satın aldığında, satın aldığı iskontolu alacağını, borçluya da yansıtarak borçlunun daha sürdürülebilir bir bilanço yapısıyla faaliyetlerine devam etmesini sağlamaktadır. 9 Ancak, mevcut vergi kanunlarına göre kreditörler bir borçluya borç iskontosu uyguladığında, iskonto alınan tutar kurumlar vergisine tabi olmakta ve likidite sıkışıklığında olan borçlu yıl sonunda bir de vergi ödeme yükümlülüğüyle karşı karşıya kalabilmektedir. Örnek vermek gerekirse: Bir borçlunun 100 TL borcu varken kreditörleriyle % 60 iskonto için anlaşmışsa, borçlunun kredi borcu 60 TL azalarak 40 TL’ye düşmüş olsa da borçlu iskonto edilen 60 TL’nin %25’i kadar (15 TL) 2023 yılı sonunda ek kurumlar vergisi ödeme yükümlüsü olmaktadır. Dolayısıyla zaten borç yükü altındaki işletmenin bu vergi yükünden istisna kılınmasının işletmelerimizin sürdürülebilir finansal yapılar oluşturabilmeleri için gerekli görülmektedir.
FYY kapsamında tesis edilen garame teminatlarına ilişkin olarak her bir bankanın huzurda hazır olması gerekmekte, bu işe operasyonel olarak teminatların tesisinde ve fekkinde operasyonel olarak yük oluşturmaktadır. İlgili kamu otoriteleriyle de entegrasyon sağlanarak işlemlerin dijital platformlara taşınması veya AKK üyelerinin lider bankaya veya herhangi bir AKK üyesine yetki vererek işlemlerin tek elden gerçekleştirilmesinin sağlaması faydalı olacaktır.
Bankacılık Kanunu’nun Geçici 32 nci maddesinde; “Bu madde uyarınca yapılacak teminat azaltma, anapara ve diğer alacaklardan vazgeçilerek kayıttan düşme yahut benzer işlemlerle kredilerin yeniden yapılandırılması bu Kanunun 160 ıncı maddesi ile düzenlenen zimmet suçunu oluşturmaz.” Hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenlemenin tüm yapılandırma süreçlerinde uygulanabilecek şekilde tekrar düzenlenmesi gerektiği düşünülmektedir. Böylece, yapılandırmalarda olası teminat azaltma, anapara ve diğer alacaklardan vazgeçilerek kayıttan düşüme ve benzeri aksiyonların alabilmesi imkanı sağlanmış olacaktır.
İlgili düzenlemelerde “yönetim değişikliği” hususuna yer verilmekle birlikte bunun şartları ve kabulüne ilişkin oy oranlarına ilişkin herhangi bir hususa yer verilmemektedir. Hangi şartlarda şirketin mevcut yönetiminin değiştirilmesi gerektiğinin açıklığa kavuşturulmasının önem arz ettiği değerlendirilmektedir. 15. FYY Süreci ile Konkodato Sürecinin Birlikte İşleyişi Konkordato sürecinde olan firmaların aynı zamanda FYY sürecine girmek istediği durumda, her iki sürecin birbirine entegre hale getirilmesi, uygulamada önem arz etmektedir. Bu nedenle AKK’nin alacağı bağlayıcı olmayan bir karar ile; ilgili konkordato davasında firma ile devam etmekte olan FYY süreci hakkında bir süreç değerlendirme raporu sunulmasında, hem firma bakımından hem de finansal kuruluş vasfını haiz olmayan diğer alacaklılar ile FYY’de bulunmama ihtimali olan finansal kuruluşlar için faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
Sorularınız mı var? TMA Türkiye olarak size en kısa sürede yardımcı olmak için buradayız. Detaylı bilgi ve destek için bizimle iletişime geçin.
Sorularınız mı var? TMA Türkiye olarak size en kısa sürede yardımcı olmak için buradayız. Detaylı bilgi ve destek için bizimle iletişime geçin.
©2025. Tüm Hakları TMA Türkiye | FOYDER'e aittir.